
Prof. Dr. Kenan Gürsoy ile “Salı Dersleri” – 226. Ders
22 Nisan 2025
Cenan Eğitim Kültür ve Sağlık Vakfı tarafından canlı yayınlanan dersleri Youtube üzerinden takip edebilirsiniz.
Dersin İçeriği ve Ana Başlıklar
Güncel Dünya Krizleri ve Manevi Otoritenin Önemi
Gürsoy, Vatikan’daki papalık seçimlerini ve bu seçimlerin sadece dini değil, aynı zamanda siyasi ve toplumsal alanlardaki etkilerini ele alıyor. Papa gibi figürlerin, dünyanın yaşadığı kriz ve bunalımlarda toplumlara manevi liderlik sunduğunu, bu tür makamların kaybının “manevi boşluk” yarattığını vurguluyor.
İnsanlık Krizleri: Tarihsel ve Evrensel Boyut
İnsanlığın dönemsel krizlerinin sadece günümüzle sınırlı olmadığını; tarihin her döneminde benzer bunalımların yaşandığını belirtiyor. Bu krizlerden çıkış yolunu ise tarih boyunca bilge kişiler ve peygamberler sayesinde bulduğumuzu, onların özellikle toplumların çöküşe sürüklendiği anlarda ortaya çıktıklarını ifade ediyor.
Bilim, Sanat ve Ahlak: Tek Başına Yeterli mi?
Fizik, kimya, biyoloji veya sanat gibi alanların insanı zenginleştirdiğini kabul eden Gürsoy, insanın varoluşsal problemlerine asıl çözümün aşkın (transcendent) bir boyutta, yani fıtratına uygun manevi ve ahlaki bir derinlikte aranması gerektiğini söylüyor. Dinin ve vahyin insan doğasına hitap ettiğini, ahlakın da kuru bir kural yığını olmaktan öte, içsel bir bağlılık gerektirdiğini belirtiyor.
Ahlak, Hikmet ve Bilgelik Arayışı
Gürsoy, gerçek bir bilimin ve teknolojinin ahlaki değerlerle beslenmezse, insanlık için yıkıcı sonuçlar doğurabileceğine dikkat çekiyor (örnek: Hiroşima, Gazze). Bilimsel ve teknolojik gelişmelerin de bir “değerler sistemi” ve hakikat arayışı ile bütünleşmesi gerektiğini vurguluyor.
Ahlakın, hikmet (bilgelik) ile birleştiğinde insanın varlığında köklü bir değişim ve olgunlaşma sağladığını; ahlaksız bir bilim anlayışının toplumsal felaketlere kapı aralayacağını dile getiriyor.
Felsefe ve Tasavvufun Bütünlüğü
Dersin önemli bir bölümü, felsefe ile tasavvufun nasıl bir arada ele alınabileceği ve birbirini dışlamayan, bilakis bütünleyen bilgi ve deneyim alanları olduğuna ayrılmıştır. Farklı bilgi disiplinlerinin (felsefe, bilim, tasavvuf) birbirine açık olması, insanın hakikate erişiminde çok yönlü ve bütüncül bir yaklaşımı mümkün kılar. Tasavvufun özü, “hakikatin hakkını teslim etmek” ve tevhid (birlik) ilkesini hayatın tüm alanlarına yaymak olarak sunulmuştur.


